Hoca’nın hanımı bir gün, büyük bir kazana ihtiyaç duyar. Ama
evlerinde uygun bir kazan bulamaz.
Hanımı, Hoca’ya:
-Efendi, git de komşudan kazan isteyiver, der.
Hoca komşusunun kapısını çalar. Kapı açılınca Hoca ezile
büzüle:
-Komşum, şey, şu sizin kazanı bize ödünç verebilir misiniz? Hanım
bulgur kaynatacak da, der.
Meğer Hoca’nın komşusu cimrinin biriymiş.
-Veririm Hocam, veririm. Ama işi bitince hemen getir, diye
Hoca’yı sıkı sıkı tembihler.
Hoca bu sözden çok incinir ama hiç belli etmez. Hoca’nın hanımı
işi bitince Hoca’ya kazanı verir:
-Tamam bey, kazanın işi bitti, geri götürebilirsin, der.
Hoca kazanın içine bir tencere koyarak komşusunun evine gider.
Komşusu kazanın içindeki tencereyi görünce merakla sorar:
-Hayrola Hocam! Bu tencere de ne böyle?
-Hiiç! Senin kazan doğurdu da, diye cevap verir Hoca.
Bu sözleri duyan cimri komşunun sevinçten gözleri
parlar. Tencereyi de kazanı da alır.
Teşekkür bile etmez.
Aradan epey bir zaman geçer. Hoca tekrar kazana ihtiyaç
duyar. Komşusuna gidip kazanını ister. Komşusu, “Galiba bizim kazan
tekrar doğuracak.’’ diyerek sevinir. Hemen kazanı Hoca’ya verir.
Aradan günler, haftalar geçer. Hoca kazanı geri götürmez. Açıkgöz
komşu kaygılanır.
“Umarım kazana bir şey olmamıştır.’’ diye düşünür. Gider,
Hoca’nın kapısını çalar.
-Hocam, hani şu benden aldığın kazan var ya... Onu geri alabilir
miyim? diye sorar.
Hoca üzgün üzgün bakar:
-Ah komşum ah! Üzülmeyesin diye gelip söylemedim.
Başın sağolsun. Senin kazan öldü, der.
Komşusu öfke ve şaşkınlıkla sorar:
-Aman Hocam! Güldürme beni, kazan hiç ölür müymüş? Hoca
komşusuna gülümseyerek bakar ve şu cevabı verir:
-A benim akıllı komşum! Kazanın doğurduğuna
inanıyorsun da öldüğüne neden
inanmıyorsun?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder