hâl hatır sormuşlar. Sonra adamlardan uzun boylu olan:
-Hocam bizim merak ettiğimiz bazı şeyler var. Sana sorabilir
miyiz, demiş. Hoca:
-Buyrun, sorun evladım. Bildiğim şeylerse elbet söylerim, demiş.
Aslında adamların niyeti Hoca’ya cevaplayamayacağı sorular sorup
onu zor durumda bırakmakmış.
Uzun boylu adam:
-Hocam, dünyanın ortası neresi, diyerek ilk sorusunu sormuş.
Nasrettin Hoca kendinden emin cevap vermiş:
-Eşeğimin ayağını bastığı yer, dünyanın ortasıdır.
Adamlar, Hoca’nın cevabını pek beğenmemişler.
Uzun boylu adam alaylı alaylı:
-Doğru söylediğini nereden bileceğim, diye sormuş.
Nasrettin Hoca dudağını bükmüş:
-İnanmıyorsanız ölçün o zaman, demiş.
Adam ikinci sorusuna geçmiş:
-Peki Hocam, gökyüzünde kaç yıldız var?
Nasrettin Hoca:
-Gökyüzündeki yıldızların sayısı eşeğimin tüyleri kadar, demiş.
-Öyle şey olur mu Hocam, diyerek itiraz
etmiş adam.
Hoca, sordukları her soruya bir cevap buluyormuş. Aralarında
gizlice konuşmuşlar. Sonra uzun boylu olanı bir soru daha sormuş:
-Eee, peki Hocam, benim başımda kaç tel saç var?
Nasrettin Hoca gülmüş. Adamın sorusunu kendinden emin bir
şekilde cevaplamış:
-Eşeğimin kuyruğunda ne kadar tüy varsa senin başında da o
kadar saç var.
Adam bu cevaba itiraz etmiş:
-İyi de Hocam, nereden biliyorsun bunları?
Hoca:
-Bak oğlum, eğer dediğime inanmıyorsan, bir tel senin saçından
bir tüy eşeğimin kuyruğundan koparalım. Bitirinceye kadar devam
edelim. O zaman eşit mi değil mi görürsün, demiş...
hmmm
YanıtlaSil